Türkiye, son zamanlarda kaya gazı/petrolü çıkarmak için ciddi hazırlık yapıyor. Tespit edilen rezervin 4 milyar dolar seviyesinde olduğu söyleniyor, ilk başta kulağa hoş gelse de bu benim canımı cidden çok sıkıyor. Neden mi? Kullanılan teknik pek çok ülkede depremleri tetikliyor da ondan! Açıklayayım…

Dün Enerji Bakanı Erdoğan Bayraktar, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada Diyarbakır, Gabar ve Batman’da 4 milyar dolarlık petrol rezervi bulunduğunu açıkladı. Trakya’da ise kaya gazı ön planda.

ABD şirketleriyle ortak yapılan çalışmayla bölgede kaya gazı ve kaya petrolü çıkarılması için sondajlar yapılacak.

Kaya gazı/petrolü çıkarmak için sondaj yaptığınız alanda kayaların içine belirli kimyasallar enjekte ediyorsunuz, bu kimyasallar kayaların içinde saklı gaz ve petrolü ikinci bir hat üzerinden yüzeye çıkartıyor. Hidrolik çatlatma ya da hidrolik kırılma adı verilen bu yöntemle kayaların içindeki diğer sıvılar ve tuzlu su da yüzeye çıkıyor. Bunlar, ayrıştırılarak mevcut yeraltı sularının çok daha aşağısındaki derin kuyulara enjekte ediliyor.

Avrupa, bu yöntemi çevresel etkiler ve kimyasalların yeraltı sularına karışma olasılığı nedeniyle baştan reddetti. Hatta İngiltere’de yaşanan 2.9 şiddetindeki depremin sebebinin kaya gazı olduğu tespit edilince yasaklanmıştı. Rusya – Ukrayna savaşı sonrası enerji talebini karşılamak için alternatifler arayan Birleşik Krallık yönetimi, riskli bir hareketle 2022’de bu yasağı tekrardan kaldırdığını açıklamıştı.

ABD tarafında yapılan çalışmalar ülkeyi dünyanın en büyük kaya gazı/petrolü üreticisi haline getirdi. Bununla birlikte orada da pek çok soru işareti var.

ABD’de bu çalışmalar yapılmaya başlandığında, yüzyıllardır deprem yaşanmamış bir bölgede küçük çaplı yüzlerce deprem yaşandı. Yapılan araştırmalar 1 şiddetinden küçük depremleri işaret ediyor. Bunlar tek başına problem değil. Asıl problem, bu küçük çaplı depremlerin daha büyük depremleri tetikliyor olması.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na ( USGS) göre hidrolik çatlatma ile tetiklendiği bilinen en büyük deprem Teksas’ta M4 şiddetinde yaşandı.

Atık suların enjekte edilmesinin tetiklediği bilinen en büyük deprem ise Oklahoma’nın Pawnee kentinde 5.8 şiddetindeydi. Uzmanlar 7 şiddetine kadar depremler yaşanabileceğini öngörüyor.

Bu konuyla ilgili dünyanın dört bir yanında çok sayıda bilimsel çalışma yapılmış durumda ve hepsi hidrolik çatlatmanın depremleri tetiklediği konusunda hemfikir. Bu, Türkiye’de bilinmeyen bir durum da değil. Tübitak Genç dergisinde 2017’de yayınlanan “Yapay Depremler” başlıklı bir yazıda şu ifadeler kullanılmış.

2008’den önce ABD’nin Teksas eyaletindeki Forth Worth bölgesinde tek bir deprem bile olmamıştı. Ancak bu tarihten sonra 200’ün üzerinde deprem meydana geldi. Eyalet genelindeki depremlerin sayısı 6 kat artmış durumda. Yine ABD’nin Oklahoma eyaletindeki depremlerin sayısında da 160 kat artış görüldü ve bu depremlerin bazıları binalara, yollara ve insanlara zarar verdi. Bilimsel çalışmalar, yaşanan bu ani değişikliklerin petrol ve kaya gazı çıkarmak için yapılan sondajlarla ilişkilendirilebileceğini gösteriyor.

Durum böyle ve risk bu kadar büyükken, fay hatlarının neredeyse her mahalleyi, köyü etkilediği Türkiye’de kaya gazı ya da kaya petrolü denemelerinin yapılması altından kalkamayacağımız hasarlara neden olabilir.

4 milyar dolarlık rezervden söz edilmiş. Umarım bu karardan hızlıca geri dönülür ve bir daha asla gündeme gelmez. Hiçbir insanın hayatı milyarlarca dolarla ölçülecek kadar ucuz değil.